SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 844 >>

DEVAM: 137-138. Birinci Ve Üçüncü Rekatlardan Sonra Ayağa Nasıl Kalkılır?

 

حَدَّثَنَا مُسَدَّدٌ حَدَّثَنَا هُشَيْمٌ عَنْ خَالِدٍ عَنْ أَبِي قِلَابَةَ عَنْ مَالِكِ بْنِ الْحُوَيْرِثِ أَنَّهُ رَأَى النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا كَانَ فِي وِتْرٍ مِنْ صَلَاتِهِ لَمْ يَنْهَضْ حَتَّى يَسْتَوِيَ قَاعِدًا

 

Malik b. el-Huveyris (r.a.)'den rivayet edildiğine göre, O, Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'i namazının tek rekatlarında iken tam oturuş haline gelinceye kadar doğrulmadıkça ayağa kalkmadığını görmüştür.

 

 

Diğer tahric: Buharî, ezan, Tirmizî, salat

 

AÇIKLAMA:    

 

Bu hadis-i şerifte birinci ve üçüncü rekatlarda ikinci secdeden sonra kalkarken Resul-i Ekrem'in birazcık oturduğu ifade edilmektedir. İstirahat celsesi diye bilinen bu celsenin hükmü ulema arasın­da ihtilaflıdır. Şafiî uleması bu hadis-i şerifi delil getirerek birinci ve üçüncü rekatlarda, ikinci secdeden sonra ayağa kalkmadan birazcık oturmanın miistehab olduğunu söylerler. et-Temhîd ve Muğnî isimli eserlerde ve Hanefî ule­masından Aynî'nin Umdetü'l-kaarî isimli eserinde deniliyor ki; "fıkıh alimleri secdeden kıyama nasıl kalkılacağı mevzuunda ihtilaf etmişlerdir."

 

İmam Malik, el-Evzaî, es-Sevrî, Ebu Hanife (rahmetullahi aleyhim) Haz­retlerine ve taraftarlarına göre birinci ve üçüncü rekatlarda ikinci secdeden sonra kıyama kalkarken oturmak yasaktır. İkinci secdeden hemen sonra ayak uçlarına basılarak ayağa kalkılır. Nitekim İbn Mes'ud, İbn Ömer, İbn Ab-bas (r.a.)'den de rivayet edilen budur. Tabiîn ulemasından Nu'man b. Ebî Ayyaş da bu mevzuda şöyle demektedir: "Ben pek çok sahabî ile karşılaş­tım, bunların hepsi de birinci rekattan ikinci rekata ve üçüncü rekattan dör­düncü rekata kalkarken ayaklarının ucuna basarak kalkarlardı ve asla oturmazlardı,"

 

Ebu'z-Zinad, Ahmed b. Hanbel ve îbn Rahuye gibi kimseler de ikinci ve dördüncü rekata bu şekilde oturmadan kalkmanın sünnet oludğunu söy­lemişlerdir. İmam Ahmed (r.a.) buyuruyor ki: "Bu mevzudaki hadislerin bü­yük çoğunluğu, sözü geçen rekatlarda ayağa kalkarken oturulmayacağını ifade etmektedir." Nitekim Esrem de Ahmed b. Hanbel'i ikinci secdeden sonra oturmadan ve ayaklarının ucuna basarak kıyama kalkarken gördüğünü ifa­de etmektedir. Ancak el-HalIal, imam Ahmed'in sonradan bu görüşünden döndüğünü zikretmiştir. Bununla beraber ulemanın büyük çoğunluğu isti­rahat oturmasını benimsememişlerdir. İmam Ahmed'in rivayet ettiği bu ha­disi Tirmizî de rivayet etmiş ve sonra da; "İlim ehlinin ameli bu hadis üzeredir" demiştir. Ayni hadisi İbn Ebî Şeybe de Musannef'inde Hz. Ali, İbn Ömer, İbn Zübeyr ve İbn Abbas'dan nakletmiştir.

 

Bu mevzuda Hanefi ulemasından Tahavî de şunları söylüyor: "Ebu Da-vud'un rivayet ettiği 733 no'lu Ebu Humeyd hadisi namazda istirahat celse­sinin olmadığını ifade etmektedir. Halbuki yine Ebu Davud'un rivayet ettiği bu 843 numaralı hadiste ise aksi ifade edilmektedir. Bu durumda Malik b. Huveyris'in bir rahatsızlığı sebebiyle ikinci secdeden kıyama kalkarken böy­le oturmak mecburiyetinde kalmış olduğu söylenebilir. Öyleyse istirahat cel­sesi sünnet değildir. Zaten eğer sünnet olsaydı, istirahat celsesiyle ilgili özel bir bölüm hadis kitaplarında yer alırdı. "Kirmanî ise, "asıl olan özürsüzlük halidir" diyerek istirahat celsesinin sünnet olduğunu ve Malik İbn Huvey­ris'in bu hadis-i şerifi bu maksatla rivayet ettiğini söylemiş ve Malik b. Hu­veyris'in "Sallu kema reaytümuni "Benim nasıl namaz kıldığımı gördüyseniz, siz de öyle kılınız”[Buharî, edeb; ezan; ahad; Darimî, salat; Ahmed b. Hanbel, V, 53.] hadisinin ravisi oluşunu da sözlerine delil olarak ge­tirmişse de "Ben artık yaşlandım rüku ve secdelere benden önce varmayınız" mealindeki 619 no'lu hadis-i şerif Kirmanî'nin "asıl olan özürsüzlük halidir" sözünün isabetsizliğini ortaya koymaktadır. Nitekim İbn Kayyim el-Cevzî de Zadü'l-Me'ad isimli meşhur eserinde namazda istirahat celsesinin bulun­madığını isbat etmiştir.

 

Avnu'l-Ma'bud sahibi de bu hadisi açıklarken "bu hadis garibtir.Garib olmadığı kabul edilse bile, istiraat celsesinin sünnet-olduğuna değil, caiz olduğuna delalet eder" demiştir.